Affetmek; birçoğumuz için zor bir sözcüktür. Her yerde affetmenin erdeminden, affedenin büyüklüğünden sözedilir. Gerçekten de bu böyle midir? Affettiğimizi söylesek de gerçekten bizim çok üzülmemize neden olan birini yürekten affeder miyiz? Herşeyi unutup silbaştan yapabilir miyiz?
İnsanların affetmesi zor da, ülkelerin, toplumların affetmesi kolay mıdır? Amerikalılar 11 Eylül terör eylemini gerçekleştirenleri affeder mi? Ya Iraklılar, ülkelerini işgal eden, tepelerine bombalar yağdıran Amerikalılar’ı?
Ülkemize gelince unutmak isteyeceğimiz, bizi üzen, derinden yaralayan ne kadar çok olay var. Depremde çürük binalar yapanları, bu binalara ruhsat verenleri, terör eylemleriyle onbinlerce kişiyi öldürenleri, ekonomik krize neden olanları affedebiliyor muyuz?
Devletse ülkemizdeki en affedici organizasyondur. Belli aralıklarla çıkarılan vergi affı, sigorta affı, imar affı, stok affı, öğrenci affı, genel af ve şu anda hatırlayamadığım birçok af ile gerçek bir af şampiyonudur. Vergi, sigorta, imar, stok afları vatandaşlık edimlerini yerine getirmeyen açıkgöz ve üçkağıtçı ticaret erbabının işine yararken, öğrenci affı tembel öğrencilere bayram yaşatmaktadır. En kötüsü ise genel afdır. Kader kurbanlarını (ne demekse bu geri kalmış ülke garibanizm söylemi) kurtaracağız diye yola çıkan birtakım popülist siyasetçinin sonuçta ülkedeki bütün katilleri, hırsızları, sahtekarları, üçkağıtçıları, tecavüzcüleri dışarı salıvermesiyle sonuçlanan genel aflar bu aflar içerisindeki en tehlikeli olanlarıdır.
Oysaki Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı’na göre güvenlik ikinci derece bir ihtiyaçtır. Modern toplumlarda ise güvenliği kolluk güçleri aracılığıyla devlet sağlar. Hukuk düzeni de adaletin sağlanmasının yanısıra güvenlik ihtiyacının bir sonucudur. Toplum düzeninin ve güvenliğinin sağlanması için konulan hukuk kurallarına (yasalar) uymayanlara verilen cezalar eğer bir zaman sonra devlet tarafından affedilirse sonuçta hiçbir caydırıcılığı kalmaz.
Devletimiz böyle makro düzeydeki aflarını sürdürürken toplumumuz ise mikro düzeyde affedici olmamayı marifet saymaktadır. Yukarıda saydığım ve ülkedeki yaşam kalitesini düşüren bu aflara hiç tepki vermeyen bir baba, erkek arkadaşıyla masumca bir kafede otururken görülen kızının ölüm fermanını hemen imzalamakta, onu affetmemektedir. Kızcağız hemen erkek kardeşlerinden biri tarafından infaz edilmektedir. Hem zaten namusunu temizlediği için cezası düşürülen kardeş nasılsa 3-4 yıl sonra çıkacak afla bu cinayetten sıyrılacaktır.Yoksa bu bir kısır döngü müdür? Nasılsa af çıkar beklentisi yasa tanımazlığı tetiklemekte midir? Hem zaten bu ülkede vergisini, sigorta primini zamanında yatıran enayi değil midir?
İnsanların affetmesi zor da, ülkelerin, toplumların affetmesi kolay mıdır? Amerikalılar 11 Eylül terör eylemini gerçekleştirenleri affeder mi? Ya Iraklılar, ülkelerini işgal eden, tepelerine bombalar yağdıran Amerikalılar’ı?
Ülkemize gelince unutmak isteyeceğimiz, bizi üzen, derinden yaralayan ne kadar çok olay var. Depremde çürük binalar yapanları, bu binalara ruhsat verenleri, terör eylemleriyle onbinlerce kişiyi öldürenleri, ekonomik krize neden olanları affedebiliyor muyuz?
Devletse ülkemizdeki en affedici organizasyondur. Belli aralıklarla çıkarılan vergi affı, sigorta affı, imar affı, stok affı, öğrenci affı, genel af ve şu anda hatırlayamadığım birçok af ile gerçek bir af şampiyonudur. Vergi, sigorta, imar, stok afları vatandaşlık edimlerini yerine getirmeyen açıkgöz ve üçkağıtçı ticaret erbabının işine yararken, öğrenci affı tembel öğrencilere bayram yaşatmaktadır. En kötüsü ise genel afdır. Kader kurbanlarını (ne demekse bu geri kalmış ülke garibanizm söylemi) kurtaracağız diye yola çıkan birtakım popülist siyasetçinin sonuçta ülkedeki bütün katilleri, hırsızları, sahtekarları, üçkağıtçıları, tecavüzcüleri dışarı salıvermesiyle sonuçlanan genel aflar bu aflar içerisindeki en tehlikeli olanlarıdır.
Oysaki Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı’na göre güvenlik ikinci derece bir ihtiyaçtır. Modern toplumlarda ise güvenliği kolluk güçleri aracılığıyla devlet sağlar. Hukuk düzeni de adaletin sağlanmasının yanısıra güvenlik ihtiyacının bir sonucudur. Toplum düzeninin ve güvenliğinin sağlanması için konulan hukuk kurallarına (yasalar) uymayanlara verilen cezalar eğer bir zaman sonra devlet tarafından affedilirse sonuçta hiçbir caydırıcılığı kalmaz.
Devletimiz böyle makro düzeydeki aflarını sürdürürken toplumumuz ise mikro düzeyde affedici olmamayı marifet saymaktadır. Yukarıda saydığım ve ülkedeki yaşam kalitesini düşüren bu aflara hiç tepki vermeyen bir baba, erkek arkadaşıyla masumca bir kafede otururken görülen kızının ölüm fermanını hemen imzalamakta, onu affetmemektedir. Kızcağız hemen erkek kardeşlerinden biri tarafından infaz edilmektedir. Hem zaten namusunu temizlediği için cezası düşürülen kardeş nasılsa 3-4 yıl sonra çıkacak afla bu cinayetten sıyrılacaktır.Yoksa bu bir kısır döngü müdür? Nasılsa af çıkar beklentisi yasa tanımazlığı tetiklemekte midir? Hem zaten bu ülkede vergisini, sigorta primini zamanında yatıran enayi değil midir?
Siyasetçiler istedikleri kadar af çıkarsınlar, aslolan vicdanların affetmesidir. Vicdanlar affetmediği sürece kağıt üzerindeki aflar düzeni bozmaktan başka bir işe yaramaz. Hukuk herkes içindir, adalet duygusu herkes içindir ve birgün herkesin hukuka, adalete ihtiyacı olur. Yasalar vatandaşların insanca yaşamaları için varolmalıdır. Ben, beni üzen bir arkadaşımı affedebilirim, ama bir katili, bir tecavüzcüyü, bir haydutu, sahtekarı, teröristi asla. Her ne kadar hafızası zayıf olsa da bu toplumun da affedeceğini sanmıyorum. Ülkemin yaşam kalitesinin yüksek olmasını, hukuk devleti olmasını istiyorum. Sokaklarında suçluların serbestçe cirit attığı bir ülke istemiyorum. Sizin de istediğinizi düşünmüyorum.