Pazar, Ocak 01, 2006
Yeni Yıl
Bir yılı daha bitirdik ve yeni bir yıla başladık.Gazeteler, dergiler, televizyonlar geçmiş yılın muhasebesini yapıyor. Yılın “en”lerini seçiyor:
“En iyi film, en başarılı iş adamı, en popüler siyasetçi, en başarısız futbol takımı, vs., vs.”.
Bu listeleri yapmanın bize ne kadar yararı var bilmiyorum. Ancak gazetelerden birinde bir kişi;
“ Ben her yıl sonu kendi muhasebemi yaparım” diyordu. “Geçen yıl koyduğum hedeflerden kaçını başardım, neler yaptım, önümüzdeki yıl neler yapacağım.”
İşte bir anda ilgimi çeken bu oldu: “Kendi muhasebem!”, “Hedeflerim!”, “Önümüzdeki yıl planları!”.
Kaçımız bunu yapıyoruz ya da yapabiliyoruz ki? Geçmişin muhasebesi belki daha kolay:
“İşe gittim geldim, trafikte bezdim, iş yerindeki mutsuzluğum devam etti” veya “Muhteşem işler başardım, düşlerimi gerçekleştirdim, İspanyolca kursuna başladım, Çin Seddi’ni görmeye gittim, bir çocuğum oldu.”
Peki hedeflerimiz? Amaçsız, hedefsiz bir yaşam sürdürmek çok zor. Düş kurmadan yaşamak… Ama Türkiye’de yaşıyorsanız hedef koymak o kadar kolay mı? Son 5-6 yıldır ne kadar düş kurabiliyoruz? Depremler, ekonomik krizler, etrafımızdaki savaşlardan sonra… Hangi hedefleri koyabiliyoruz önümüze? Döviz kuru artmazsa, ekonomik kriz olmazsa, borsa yükselirse, faizler düşerse, Irak Savaşı biterse, AB müzakereleri başlarsa, olursa, olmazsa, biterse, ise, ise, ise…
Birey olarak bizim dışımızda gelişen, gelişmelerini etkileyemediğimiz ne kadar çok faktör var. Oysaki biz bunların gerçekleşmesini beklerken kendi yaşamlarımızı ıskalıyoruz. Global sorular ve sorunlar bizi ne kadar da çok meşgul ediyor, kendimize ait yaşamlarımızı çalıyor.
Eşimizle baş başa bir yılbaşı akşamı yürüyüşü için borsanın yükselmesi mi gerek veya Portekiz’i görmek için yerel seçimlerin sonuçlanması mı?
Aslında yaşam çok basit ve kısa, zaman ise çok çabuk geçiyor. Belki de küçük hedefler büyük mutluluklar getirecektir. Büyük mutluluklar ise, büyük hedefleri. Bir yerlerden başlamak gerek.
İyilik, mutluluk ve güzelliklerle dolu bir yıl dileğiyle.